Temanlı Elifaz’ın Konuşmasının Psikanalitik Okuması (Eyüp 4:1-21)
Elifaz’ın konuşması, yalnızca Eyüp’e öğüt verme girişimini değil, aynı zamanda kendi bilinçdışı yansımalarını, kaygılarını ve savunma mekanizmalarını da ortaya koyan büyüleyici bir psikolojik belgedir. Dışarıdan merhametli görünse de, sözleri ahlaki yargının ve dünyada düzen ve öngörülebilirlik için derinden kök salmış bir ihtiyacın altta yatan bir akımını taşır.
1. Yansıtmacı Özdeşleşme ve Ahlaki Üstünlük
Elifaz, Eyüp’ü tepkisi nedeniyle nazikçe azarlayarak başlar (“Biri sana bir şey söylemeye çalışsa gücenir misin?” ayet 2). Eyüp’e, geçmişte başkalarına teselli veren ve onları güçlendiren rolünü (ayet 3-4) hatırlatır, kendisini zımnen Eyüp’ün ayna görüntüsü olarak, şimdi öğüt veren konumda kurar. Bu, yansıtmacı özdeşleşmenin bir biçimi olarak görülebilir; Elifaz, kendi kabul edilmemiş acı kaygılarını Eyüp’e yansıtır, ardından bu kaygıları yönetmek için “bilge danışman” rolüyle özdeşleşir. Hemen “Düşün biraz: Hangi suçsuz yok oldu?” (ayet 7) diye sorması, adil bir dünya hipotezine derinden kök salmış bir inancı ortaya koyar; bu, iyi şeylerin iyi insanlara, kötü şeylerin kötü insanlara olduğu bilişsel bir önyargıdır. Bu inanç, acının ürkütücü rastgeleliğine karşı hayati bir savunma mekanizması olarak hizmet eder ve Elifaz’ın kendi varoluşsal korkuları üzerinde bir ahlaki üstünlük ve kontrol duygusu sürdürmesine olanak tanır. Eğer Eyüp acı çekiyorsa, bu mutlaka gizli bir günahtan kaynaklanmalıdır.
2. “Ötekileştirme” ve İlahi Cezalandırma Tehdidi Kullanımı
Elifaz, hızla Eyüp’ün kişisel acısından evrensel bir ilkeye geçer: “Benim gördüğüm kadarıyla, fesat sürenler, Kötülük tohumu ekenler ektiklerini biçiyor” (ayet 8). Acının kaynağını genel bir “kötü”ye dışa vurarak, Elifaz, kendisini ve dolayısıyla Eyüp’ü (Eyüp’ü zımnen kötülük ekmekle etiketleyerek) karşılaştırabileceği bir “öteki” yaratır. Bu “ötekileştirme”, Eyüp’ün ham, kaotik acısından psikolojik mesafe almasını sağlar. “Tanrı’nın soluğuyla” ve “öfkesinin rüzgarıyla” (ayet 9) kötülerin hızlı yok oluşu, toplumsal ve bireysel olarak yaygın olan ve kozmik bir adalet duygusu sağlayan ilahi cezalandırmanın canlı bir tasviridir. Bu fantazi, kaosa her zaman hızlı ve kesin bir cezanın eşlik edeceği vaadiyle kaygıyı düzenlemeye hizmet eder.
3. Rüya/Vizyon: İçselleştirilmiş Otorite ve Kaygının Yansıması
Elifaz’ın konuşmasının en çarpıcı kısmı, ona rüya benzeri bir durumda gelen “gizlice erişen bir söz” ve “fısıltı” hakkındaki anlatısıdır (ayet 12-16). Bu canlı anlatı, kendi içselleştirilmiş süperegosunun bir yansıması olarak işlev görür; ilahi kesinlikle konuşan otoriter bir ses. Önünden geçen ve “dehşet ve titreme”ye neden olan “ruh”, derinlemesine kök salmış bilinçdışı bir kaygıyı ve ilahiden duyulan bir korkuyu düşündürür; belki de kendi çözülmemiş suçluluğu veya kırılganlığıyla bağlantılıdır. İletilen mesaj—”Tanrı karşısında insan doğru olabilir mi? Kendisini yaratanın karşısında temiz çıkabilir mi?” (ayet 17)—ilahi güç karşısında insan önemsizliğinin ve kusurluluğunun klasik bir ifadesidir. Bir vahiy olarak sunulan bu mesaj, Eyüp’e yönelik yargılayıcı duruşunu pekiştirmeye ve kendi dünya görüşünü sorgulayabilecek herhangi bir empatiye karşı savunma yapmaya hizmet eder. Meleklerde bile kusurlar varsa, Eyüp ne kadar daha kusurlu olmalıdır?
4. İnsanlığın Değerini Düşürme Bir Savunma Olarak
Elifaz’ın söylemi, insanlığın radikal bir değersizleştirilmesiyle doruğa ulaşır (ayet 18-21). Tanrı’nın “kullarına güvenmez, Meleklerinde hata bulur da, Çamur evlerde oturanlara, Mayası toprak olanlara, Güveden kolay ezilenlere mi güvenir?” diye iddia eder. Bu aşırı kendini aşağılama (insanlık adına), ego şişkinliğine ve ilahi yolları sorgulama küstahlığına karşı güçlü bir savunma mekanizması olarak hizmet eder. İnsan kırılganlığını ve geçiciliğini (“Ömürleri sabahtan akşama varmaz, Kimse farkına varmadan sonsuza dek yok olurlar”) vurgulayarak, Eyüp’ün acısının önemini azaltmaya çalışır. Eğer insanlar doğası gereği bu kadar zayıf ve geçiciyse, o zaman acıları sadece doğalarının bir parçasıdır ve yoğun bir ağıtı veya ilahi müdahaleyi daha az hak eder. Bu, Elifaz’ın acının açıklanamaz doğası hakkındaki kendi bilinçdışı kaygılarını rasyonelleştirerek psikolojik dengesini korumasını sağlar.
Özetle, Elifaz’ın konuşması, psikanalitik bir bakış açısıyla, samimi bir teselli sunmaktan çok, Eyüp’ün zorlayıcı soruları karşısında kendi psikolojik istikrarını korumaya odaklıdır. Düzenli dünya görüşünü korumak ve acının açıklanamaz doğası hakkındaki kendi bilinçdışı kaygılarını yönetmek için yansıtma, ahlaki yargı, ilahi cezalandırmanın idealizasyonu ve insanlığın değersizleştirilmesi gibi savunma mekanizmalarını kullanır.
No responses yet