Temanlı Elifaz’ın İkinci Konuşmasının Psikanalitik Okuması (Eyüp 5:1-27)

Latest Comments

Görüntülenecek bir yorum yok.

Temanlı Elifaz’ın İkinci Konuşmasının Psikanalitik Okuması (Eyüp 5:1-27)

Elifaz’ın Eyüp’e yaptığı ikinci söylem, ahlaki ve determinist dünya görüşünü pekiştirerek, Eyüp’ün açıklanamayan ıstırabını kendi kozmik düzene olan ihtiyacıyla uzlaştırma çabasını yansıtır. Psikanalitik açıdan bu konuşma, entelektüelleştirme, rasyonelleştirme ve cezalandırıcı ama nihayetinde iyiliksever bir ilahi figürün yüceltilmesi gibi çeşitli savunma stratejilerini sergiler.


1. Entelektüelleştirme ve “Aptal” Arketipi

Elifaz, Eyüp’ü “kutsal olanlardan” bir “yanıt” bulmaya çağırarak başlar ve Eyüp adına ilahi müdahale olasılığını hemen reddeder (ayet 1). Ardından genel bir gözleme geçer: “Aptalı üzüntü öldürür, Budalayı kıskançlık bitirir” (ayet 2). Bu tür duygulardan muzdarip olanları “aptal” veya “budala” olarak etiketleyerek, Elifaz entelektüelleştirme yapar. Karmaşık duygusal acıyı basit bir ahlaki hataya indirgemeye çalışır, böylece Eyüp’ün ham acısından psikolojik bir mesafe yaratır. Bu, acının her zaman ahlaki bir kusurun sonucu olduğu inancını sürdürmesine olanak tanır ve acının keyfi veya açıklanamaz doğasını kabul etmekten kaçınır. “Aptalın yurduna lanet ettim” (ayet 3) şeklindeki kişisel anekdotu, bu yargılayıcı duruşunu ve dünyayı açık ahlaki ikiliklere ayırma ihtiyacını pekiştirir.


2. Sonuçların Yansıtılması ve “Adil Dünya” Hipotezi

Elifaz, aptalın yolunun korkunç sonuçlarını tanımlar: çocukları güvensizdir, ürünleri yağmalanır ve malları yutulur (ayet 4-5). Bu, kendi düzensizlik ve kırılganlık kaygılarının “kötüye” yansıtılmasına hizmet eder. Bu korkuları dışsallaştırarak ve onları “aptalın” eylemlerine atfederek, “adil dünya” hipotezini pekiştirir: kötü sonuçların her zaman kötü davranışların bir sonucu olduğu. Bu inanç, Elifaz için bir psikolojik güvenlik hissi sağlar ve acının ayrım gözetmeksizin, hatta doğru olanları bile vurabileceği korkutucu olasılığından onu korur.


3. Acıyı Evrenselleştirme ve İnsanlık Durumu

“Çünkü dert topraktan çıkmaz, Sıkıntı yerden bitmez. Havaya uçuşan kıvılcımlar gibi Sıkıntı çekmek için doğar insan” (ayet 6-7). Burada Elifaz, insan ıstırabı hakkında görünüşte empatik, ancak nihayetinde determinist bir görüş sunar. “Sıkıntının” insanlık durumunun doğasında olduğunu kabul etmekle birlikte, bunu evrensel bir kader olarak çerçeveler ve böylece Eyüp’ün özel acısının benzersiz yoğunluğunu azaltır. Bu, rasyonalizasyonun bir biçimi olarak görülebilir; acıyı normalleştirerek Eyüp üzerindeki spesifik, travmatik etkisini ele almaktan kaçınır. Bu, “Herkes için böyledir, dolayısıyla sizin acınız benzersiz veya haksız değildir” demenin bir yoludur.


4. İlahi Gücün ve İyilikseverliğin İdealizasyonu (Cezalandırma Sonrası)

Elifaz’ın konuşmasının ikinci yarısı, kınamadan Tanrı’nın gücünün ve iyilikseverliğinin idealizasyonuna doğru çarpıcı bir şekilde kayar; özellikle de sıkıntıdan sonra kurtarma kapasitesi (ayet 8-26). Eyüp’ü “davasını Tanrı’ya bırakmaya” (ayet 8) çağırır, Tanrı’yı “anlayamadığımız büyük işler” yapan, “kurnazların oyununu bozan” ve “yoksulu kılıç gibi ağzından” kurtaran kişi olarak tanımlar (ayet 9-15). Bu, başlangıçta cezalandırıcı görünen, ancak nihayetinde teslim olanlar için bir kurtarıcı olarak hareket eden her şeye gücü yeten, her şeyi bilen bir Tanrı’nın resmini çizer. Bu idealizasyon, masum acıya izin verebilecek bir Tanrı’nın korkutucu belirsizliğine karşı bir savunma mekanizması olarak hizmet eder. Kurtuluş vaadi sunar (ayet 17-26), ancak bu kurtuluş, Eyüp’ün acısının ilahi bir disiplin biçimi olduğu öncülünü kabul etmesine bağlıdır (“İşte, ne mutlu Tanrı’nın eğittiği insana! Bu yüzden Her Şeye Gücü Yeten’in yola getirişini küçümseme,” ayet 17). Bu, Elifaz için, acıyı öngörülebilir, adil bir sistem içinde yorumlamasına ve yönetmesine olanak tanıyan bir teolojik çerçeveyi sürdürmede narsisistik bir doyumu ima eder.


5. Gelecek Nimetlerinin Zorlama Biçimi Olarak Yansıtılması

Elifaz’ın disiplinli bireyi bekleyen nimetlerin ayrıntılı tanımı—kıtlık ve savaştan korunma, yabanıl hayvanlar ve taşlarla barış, müreffeh nesiller ve dolu bir yaşam (ayet 20-26)—kendi güvenlik ve refah arzularının bir yansıması işlevi görür. Bunları Tanrı’nın “disiplinini” kabul edenler için garantili sonuçlar olarak sunarak, zımnen bunları Eyüp üzerinde psikolojik bir zorlama biçimi olarak kullanır. Bu, Eyüp’ü (muhtemelen) gizli günahını itiraf etmeye manipüle etmek için incelikli bir girişimdir, böylece Elifaz’ın dünya görüşünü doğrular ve Eyüp’ün çözülmemiş acısıyla ilgili kendi rahatsızlığını hafifletir. Son iddia, “İşte araştırdık, doğrudur, Onun için bunu dinle ve belle” (ayet 27), Elifaz’ın kendi yanılmaz bilgeliğine olan sarsılmaz inancını ve Eyüp’ün benzersiz duygusal durumuna karşı empati eksikliğini yansıtır.


Sonuç olarak, Eyüp 5’teki Elifaz’ın ikinci konuşması, entelektüelleştirme, rasyonelleştirme, yansıtma ve idealizasyonun karmaşık bir etkileşimidir. O, öncelikle kendi savunmasızlık kaygılarını yönetmek ve dünya görüşünü sürdürmek için, acının kaosuna düzenli, ahlaki bir çerçeve dayatmaya çalışır, Eyüp’ün derin acısına gerçekten dahil olmak yerine.

CATEGORIES:

Uncategorized

Tags:

No responses yet

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir