Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.
- Yuhanna 3:16
Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Sevgi kaba davranmaz, kendi çıkarını aramaz, kolay kolay öfkelenmez, kötülüğün hesabını tutmaz. Sevgi haksızlığa sevinmez, gerçek olanla sevinir. Sevgi her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi umut eder, her şeye dayanır. Sevgi asla son bulmaz.
-
- Korintliler 13:4-8
Birbirinize sevgi borçlusu olmaktan başka kimseye hiçbir şey borçlu olmayın. Çünkü başkasını seven, Yasa’yı yerine getirmiş olur.
- Romalılar 13:8
Ey sevdiklerim, birbirimizi sevelim! Çünkü sevgi Tanrı’dandır. Seven herkes Tanrı’dan doğmuştur ve Tanrı’yı tanır. Sevmeyen Tanrı’yı tanımaz. Çünkü Tanrı sevgidir.
-
- Yuhanna 4:7-8
Mesih bizi sevdiği ve kendisini bizim için Tanrı’ya güzel kokulu bir sunu ve kurban olarak sunduğu gibi, siz de sevgi yolunda yürüyün.
- Efesliler 5:2
İncil’e göre komşu sevgisi, Hristiyan öğretisinin temel taşlarından biridir ve Tanrı sevgisiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu konuda İncil’in söylediği ana noktalar şunlardır:
- En Büyük Emirin Bir Parçasıdır: İsa, hangi emirin en büyük olduğunu soranlara şöyle cevap vermiştir: “Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin. İşte ilk ve en büyük emir budur. İkincisi de buna benzer: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’ Bütün Yasa ve peygamberler bu iki buyruğa dayanır.” (Matta 22:37-40). Bu, komşu sevgisinin, Tanrı sevgisinden sonra gelen en önemli emir olduğunu ve tüm diğer buyrukların bu iki temele dayandığını gösterir.
- Eski Antlaşma’dan Gelir: Komşuyu kendin gibi sevme buyruğu aslında Eski Antlaşma’da da yer alır (Levililer 19:18). İsa bu emiri yeniden vurgulamış ve merkezine koymuştur.
- “Komşu” Kimdir? İsa, “Komşum kim?” diye soran bir Ferisi’ye verdiği cevapla bu kavramı genişletmiştir. İyi Samiriyeli benzetmesi (Luka 10:25-37) aracılığıyla, komşunun sadece yakınımızda yaşayanlar, dostlarımız veya aynı sosyal gruba ait olanlar olmadığını öğretmiştir. Gerçek komşu, ihtiyacı olan, acı çeken ve yardıma muhtaç olan kişidir; hatta düşmanımız veya yabancı biri bile olabilir. Komşu sevgisi, ayrım gözetmeyen, merhametli ve eyleme dökülen bir sevgidir.
- Sevgi Yasayı Yerine Getirir: Yeni Antlaşma, komşuyu sevmenin tüm yasanın özeti olduğunu belirtir. Pavlus Romalılar 13:9-10’da şöyle der: ” ‘Zina etmeyeceksin’, ‘Öldürmeyeceksin’, ‘Çalmayacaksın’, ‘Göz dikmeyeceksin’ buyrukları ve öteki bütün buyruklar ‘Komşunu kendin gibi seveceksin’ sözünde özetlenmiştir. Sevgi komşusuna zarar vermez. Bunun için sevgi, Yasa’nın tamamlanmasıdır.” Komşuyu sevmek, Tanrı’nın bizden istediği doğruluğu ve adaleti yaşamanın bir yoludur.
- Altın Kural: Komşu sevgisinin pratik bir ifadesi de “Altın Kural” olarak bilinir: “İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.” (Matta 7:12). Bu, komşuya karşı tutum ve davranışlarımızın temel ilkesini oluşturur.
Özetle, İncil’e göre komşu sevgisi; Tanrı sevgisiyle ayrılmaz bir bütündür, Eski Antlaşma’dan miras alınan ve İsa tarafından yeniden vurgulanan temel bir buyruktur. “Komşu” kavramı, ihtiyacı olan herkesi kapsayacak şekilde genişletilmiş olup, bu sevgi ayrım gözetmeyen, merhametli, fedakâr ve pratik eylemlerle gösterilen bir sevgidir. Komşuyu sevmek, İncil’in öğretilerine göre inancın ve Tanrı’ya bağlılığın yaşayan bir göstergesidir.
İncil’deki “Komşunu kendin gibi seveceksin” buyruğu üzerinden, komşu sevgisi ile sağlıklı bir kendini sevme ilişkisi olduğunu çıkarmak kesinlikle mümkündür ve bu, yorumcular tarafından sıkça yapılan bir bağlantıdır.
Yukarıda bahsettiğimiz kilit ayetlerde (özellikle Matta 22:39 ve Levililer 19:18) geçen “Komşunu kendin gibi seveceksin” ifadesi, bu bağlantının temelini oluşturur. Bu cümledeki “kendin gibi” ölçütü, bize sevginin yönünü ve standardını verir.
İşte bu ayetlere dayanarak bu bağlantıyı nasıl kurabileceğimiz:
- “Kendin Gibi” Ölçütü: Buyruk, komşuya gösterilecek sevginin standardını belirlerken, kişinin kendisine gösterdiği doğal ilgi, özen ve değer verme eğilimini referans alır. İncil, kişinin kendiliğinden sahip olduğu bu benlik odaklılığı (hayatta kalma içgüdüsü, acıdan kaçınma, iyi olma isteği gibi) olumsuzlamaz, aksine bunu bir ölçü olarak kullanır.
- Sağlıklı Bir Kendini Sevme Temeli: Bu ayet, aslında sağlıklı bir kendini sevme veya kendine değer vermenin varlığını ön kabul eder. Bize “kendini nasıl seviyorsan, komşunu öyle sev” demez; “kendini sevdiğin gibi (o standartta, o yoğunlukta) komşunu sev” der. Bu da, kişinin temel bir düzeyde kendi iyiliğini, refahını ve onurunu önemsemesi gerektiğini ima eder. Kendine değer vermeyen, kendi ihtiyaçlarını tamamen göz ardı eden birinin, başkasına gerçek ve sağlıklı bir sevgi göstermesi zor olabilir.
- Kendi Değerini Bilmek, Başkasının Değerini Görmeyi Sağlar: Eğer Tanrı’nın bizi sevdiğini ve bize değer verdiğini anlar ve bu sevgi ışığında kendimize sağlıklı bir değer verirsek, o zaman komşumuzun da Tanrı tarafından yaratılmış, sevilen ve değerli bir varlık olduğunu daha kolay görebiliriz. Kendimize merhamet gösterebilirsek, başkalarına da merhamet göstermemiz daha kolay olur.
- Aşırı Egoizm Değil, Sağlıklı Benlik Saygısı: Bu, narsistçe veya bencilce bir “önce ben” anlayışını savunmak değildir. İncil’in pek çok yeri aşırı bencilliği ve egoyu mahkum eder. Buradaki “kendin gibi” ifadesi, benliğin feda edilmesi gereken değil, aksine Tanrı tarafından yaratılmış değerli bir varlık olarak kabul edilmesi gereken bir temel olduğunu ima eder. Bu sağlıklı benlik saygısı, başkalarına uzanacak sevginin bir kaynağı veya modeli haline gelir.
Dolayısıyla, “Komşunu kendin gibi seveceksin” buyruğu, komşu sevgisinin temelinde sağlıklı, Tanrı’dan kaynaklanan bir kendini sevme, kendine değer verme ve kendi iyiliğini önemseme anlayışının yattığını güçlü bir şekilde ima eder. Bu buyruk, bencilce bir kendini yüceltmeyi değil, kendine gösterilen doğal ve sağlıklı özeni başkalarına da uzatmayı emreder. Bu anlamda, başkalarına gerçek sevgi gösterebilmek için öncelikle Tanrı’nın bize verdiği değeri kabul etmeli ve kendimize sağlıklı bir şekilde özen göstermeliyiz.
Sevgili Kardeşler, Rab’bin adıyla hepinizi selamlıyorum. Bugün birlikte, İncil’in bize verdiği en temel ve dönüştürücü buyruklardan birini, komşu sevgisini ve bu sevginin sıklıkla göz ardı edilen bir yönünü, sağlıklı bir kendini sevme ile olan ilişkisini ele alacağız.
Kutsal Yazılarımızdan temel ayetimiz Matta 22. bölümden gelecek. Bir Ferisi, İsa’yı denemek amacıyla O’na sorar: “Öğretmenim, Yasa’da en büyük buyruk hangisidir?” İsa ona şöyle karşılık verir: “Tanrın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin. İşte ilk ve en büyük buyruk budur. İkincisi de buna benzer: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’ Bütün Yasa ve peygamberler bu iki buyruğa dayanır.” (Matta 22:37-40).
Bugün özellikle ikinci buyruğa odaklanmak istiyorum: “Komşunu kendin gibi seveceksin.” Bu buyruk, Eski Antlaşma’da da (Levililer 19:18) yer alan, Tanrı’nın halkına verdiği kadim bir emirdir. Ancak İsa, bu buyruğu Tanrı sevgisiyle yan yana koyarak, imanın merkezine yerleştirmiştir. Pavlus da Romalılar 13:9-10’da, komşuyu sevmenin tüm yasanın özeti olduğunu söyler.
Bu buyruğun en dikkat çekici yanı, sevginin ölçütünü belirtmesidir: “kendin gibi.” Bu ifade üzerinde biraz düşünelim. Ne anlama gelir “kendin gibi”?
Bazı durumlarda, Hristiyanlıkta kendini düşünmenin, kendine değer vermenin günah olduğu gibi bir algı oluşabilir. Aşırı bencillik, egoizm elbette ki günahtır ve İncil bunu açıkça mahkum eder. Ancak “komşunu kendin gibi sev” buyruğu, bencilce bir “önce ben” anlayışını değil, daha derin bir gerçeği işaret eder.
Bu buyruk, aslında sağlıklı bir kendini sevme, kendine değer verme ve kendi iyiliğini önemseme eğiliminin varlığını kabul eder. Tanrı, bizi öyle yaratmıştır ki, doğal olarak kendi refahımızı, sağlığımızı, güvenliğimizi önemseriz. Acıdan kaçınır, mutlu olmak isteriz. “Kendin gibi” ifadesi, bu doğal eğilimi bir ölçü olarak kullanır. Bize, “kendine gösterdiğin o özeni, o değeri, o ilgiyi komşuna da göster” der.
Bu, şu anlama gelir:
- Kendine Değer Vermek, Tanrı’nın Sana Verdiği Değeri Kabul Etmektir: Bizler, Tanrı’nın suretinde yaratılmış, O’nun tarafından koşulsuz sevilen değerli varlıklarız. Eğer Tanrı bize bu kadar değer veriyorsa, bizim de kendimize sağlıklı bir değer vermemiz, O’nun bize verdiği lütfu ve onuru kabul etmektir. Kendini değersiz görmek, aslında Tanrı’nın yaratışını ve sevgisini küçümsemek anlamına gelebilir.
- Sağlıklı Benlik Saygısı, Başkasına Sevgi Akışını Sağlar: Kendine merhamet gösterebilen, kendi hatalarını Tanrı’nın lütfuyla affedebilen bir kişi, başkalarına karşı da daha merhametli ve affedici olabilir. Kendi ihtiyaçlarını sağlıklı bir şekilde görebilen, başkalarının ihtiyaçlarını da daha iyi fark edebilir. Kendine şefkat gösteren, başkalarına da şefkat gösterebilir. Sağlıklı bir benlik saygısı, başkalarına uzanacak sevginin bir kaynağıdır, bir engel değil.
- “Kendin Gibi” Ölçütü, Aşırı Fedakarlığın Sınırını Belirler: Bazı durumlarda, Hristiyanlar başkalarına hizmet ederken kendilerini tamamen tüketebilirler. Ancak “kendin gibi” sevmek, kendi sağlığımızı, sınırlarımızı ve temel ihtiyaçlarımızı da önemsememiz gerektiğini ima eder. Kendini tamamen ihmal eden biri, uzun vadede başkalarına etkili bir şekilde hizmet edemez. İsa bile, hizmetten sonra dinlenmek için öğrencileriyle birlikte tenha yerlere çekilirdi.
Peki, bu “komşu” kimdir? İsa, İyi Samiriyeli benzetmesiyle (Luka 10:25-37), komşumuzun sadece yakınlarımız, dostlarımız veya bizi sevenler olmadığını öğretti. Komşumuz, ihtiyacı olan, acı çeken, yardıma muhtaç olan herkes olabilir; hatta düşmanımız bile.
Bu durumda, “Komşunu kendin gibi seveceksin” buyruğu bize çifte bir sorumluluk yükler:
- Komşumuza Karşı: Onların ihtiyaçlarını görmek, onlara merhamet göstermek, onların iyiliği için çalışmak, onlara karşı sabırlı, nazik ve affedici olmak.
- Kendimize Karşı: Tanrı’nın bize verdiği değeri kabul etmek, kendi fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığımıza özen göstermek, sınırlarımızı bilmek, kendimize karşı acımasız olmamak, Tanrı’nın bizi sevdiği gibi kendimizi sevmeyi öğrenmek.
Sevgili kardeşler, bu iki sevgi, Tanrı sevgisiyle birlikte, birbirini besleyen ve tamamlayan üçlü bir iptir. Tanrı bizi sevdiği için biz varız ve değerliyiz. Bu değeri kabul edip kendimize sağlıklı bir şekilde değer verdiğimizde, başkalarının da aynı değere sahip olduğunu daha iyi anlar ve onları “kendimiz gibi” sevebiliriz.
Bu, kolay bir yolculuk değildir. Bazen kendimizi sevmekte zorlanırız, bazen de komşumuzu sevmekte. Ancak müjdenin gücü buradadır: Tanrı’nın sevgisiyle dolduğumuzda, hem kendimizi hem de komşumuzu sevmek için güç buluruz. Kendi eksiklerimizi ve günahlarımızı gördüğümüzde, Tanrı’nın bize olan lütfunu hatırlarız ve bu lütfu başkalarına da uzatabiliriz.
Bugün buradan ayrılırken, “Komşunu kendin gibi seveceksin” buyruğunu hem başkalarına karşı sorumluluğumuz hem de Tanrı’nın bize verdiği değeri kabul etme çağrısı olarak yüreğimize alalım. Kendi hayatımızda sağlıklı bir benlik saygısı geliştirmek için Tanrı’dan yardım dileyelim ve bu sevginin, çevremizdeki komşularımıza, ihtiyacı olan herkese taşmasını sağlayalım.
Rab, bu buyruğu hayatımızda yaşamamız için bize bilgelik, güç ve sevgi versin. Amin.
Dua:
Sevgili Göksel Babamız,
Bize verdiğin en büyük buyruklar için sana şükrederiz. Seni bütün varlığımızla sevmeyi ve komşumuzu kendimiz gibi sevmeyi bize öğrettiğin için minnettarız.
Ya Rab, bize kendimizi senin gözünle görmeyi öğret. Bize verdiğin değeri, suretinde yaratıldığımız gerçeğini anlamamıza yardım et. Sağlıklı bir benlik saygısı geliştirmemiz için bize rehberlik et.
Aynı zamanda, çevremizdeki komşularımızı, ihtiyacı olan herkesi “kendimiz gibi” sevebilmemiz için yüreklerimize sevgi ve merhamet doldur. Yargılamadan, ayrım yapmadan, karşılık beklemeden sevmeyi bize öğret.
Bu iki sevginin, senin bize olan sevginden kaynaklandığını ve birbirini tamamladığını anlamamıza yardım et.
Yaşamlarımızla sana yücelik getirmeyi ve sevginin elçileri olmayı bize nasip et.
Rab İsa Mesih’in adıyla dua ediyoruz. Amin.
No responses yet